Türkiye’nin tatil cennetlerinden biri olan Fethiye, sadece geniş sahilleri ve turkuaz renkli plajlarıyla değil, aynı zamanda saklı koylarıyla da ünlüdür. Bu koyların arasında öyle bir yer vardır ki, özellikle yaz aylarının kavurucu sıcaklarında adeta doğal bir serinlik noktası sunar: Soğuk Su Koyu. Adından da anlaşılacağı gibi, bu koyun en dikkat çekici özelliği, deniz suyunun çevredeki diğer koylara göre çok daha serin olmasıdır.
Fethiye’den tekne turlarıyla kolayca ulaşılabilen Soğuk Su Koyu, doğal güzellikleri, berrak denizi ve serinleten sularıyla ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim yaşatır. Bu yazıda Soğuk Su Koyu’nun neden bu kadar özel olduğunu, nasıl gidileceğini, sunduğu aktiviteleri ve ziyaretçiler için ipuçlarını tüm ayrıntılarıyla ele alacağız.
Soğuk Su Koyu’nun isminin hikâyesi, aslında koyun doğasından geliyor. Burada denize karışan yer altı kaynakları sayesinde su sıcaklığı, çevredeki diğer koylara kıyasla oldukça düşük. Özellikle yazın 35 dereceyi bulan sıcaklıklarda, bu serin sular insanı hem şaşırtıyor hem de ferahlatıyor.
Koya giren birçok kişi, ilk temas anında serinliğin şokunu yaşıyor; ancak kısa sürede bu serinlik büyük bir rahatlamaya dönüşüyor. İşte bu özelliği, Soğuk Su Koyu’nu Fethiye’nin en dikkat çekici noktalarından biri haline getiriyor.
Soğuk Su Koyu, Fethiye Körfezi’nin batısında, Ölüdeniz ile Göcek arasında yer alıyor. Kara yoluyla ulaşım mümkün olmadığı için buraya yalnızca deniz yoluyla gidilebiliyor. Bu durum da koyun doğallığını ve sakinliğini korumasına yardımcı olmuş.
Özellikle Fethiye ve Göcek’ten kalkan günübirlik tekne turları, Soğuk Su Koyu’nu mutlaka rotalarına ekliyor. Aynı zamanda özel tekne ya da yat kiralayanların da en uğrak noktalarından biri konumunda.
Soğuk Su Koyu’na ulaşmak için birkaç seçenek mevcut:
Günübirlik Tekne Turları: Fethiye merkezden veya Ölüdeniz’den hareket eden tekne turları, genellikle 6-7 farklı koyu kapsıyor ve bunların arasında Soğuk Su Koyu da yer alıyor.
Özel Tekne veya Yat Kiralama: Daha sakin ve kişisel bir deneyim isteyenler için özel tekne veya yat kiralamak en ideal seçenek. Böylece kalabalıklardan uzak, dilediğiniz kadar koyda vakit geçirebilirsiniz.
Kendi Botu veya Kano ile: Bölgede konaklayan ve küçük bot ya da kano kiralayan ziyaretçiler de kısa rotalarla koya ulaşabiliyor.
Kara yoluyla gidilememesi, Soğuk Su Koyu’nun gizemini ve çekiciliğini artıran en önemli özelliklerden biri.
Koyun en bilinen deneyimi, kuşkusuz serin sularda yüzmek. Özellikle sıcak yaz günlerinde bu deneyim, vücudu canlandırıcı bir etki yaratıyor. Yüzdükten sonra insanın tekrar tekrar denize girmek istemesi boşuna değil.
Çevresindeki yemyeşil tepeler, çam ağaçları ve kayalık alanlar, Soğuk Su Koyu’na büyüleyici bir atmosfer kazandırıyor. Tekneden suya atlamak ya da şnorkelle kıyıya yakın bölgelerde keşif yapmak, doğayla iç içe vakit geçirmenin en güzel yollarından biri.
Koyun suları hem berrak hem de canlılarla dolu. Küçük balık sürüleri ve su altı yaşamı, şnorkel yapan ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Su sıcaklığının düşük olması, aynı zamanda berraklığın artmasına da yardımcı oluyor.
Koyun doğal yapısı, özellikle fotoğraf meraklıları için ideal. Hem koyun panoramik görüntüsü hem de suyun turkuazdan laciverte dönen tonları, kartpostallık kareler sunuyor.
Soğuk Su Koyu yalnızca doğaseverler için değil, aynı zamanda romantik bir tatil arayan çiftler için de büyüleyici bir atmosfere sahip. Koyun sakinliği, kalabalıktan uzak oluşu ve serin suları, çiftlerin özel anlar yaşaması için ideal bir ortam oluşturuyor.
Özellikle gün batımına yakın saatlerde koya uğramak, gökyüzünün renkleriyle birleşen huzurlu atmosfer sayesinde romantik bir kaçamak için mükemmel bir fırsat.
Soğuk Su Koyu’nda herhangi bir işletme bulunmuyor. Bu da aslında koyun doğallığını korumasına katkı sağlıyor. Ancak bu durum ziyaretçilerin hazırlıklı gelmesini gerektiriyor.
Günübirlik tekne turlarına katılanlar, teknelerde sunulan yemek ve içecek hizmetlerinden faydalanabiliyor.
Özel tekneyle gelenler ise genellikle yanlarında yiyecek ve içecek getirerek piknik havasında bir gün geçiriyor.
Yani Soğuk Su Koyu’nu ziyaret etmeyi planlıyorsanız, yanınıza mutlaka su, atıştırmalık ve ihtiyaç duyabileceğiniz eşyaları almanızda fayda var.
Deniz Sıcaklığına Hazırlıklı Olun: Su beklenenden daha soğuk olabilir, bu yüzden ilk girerken hafif bir şok yaşanabilir.
Doğayı Korumak: Koyda herhangi bir tesis bulunmadığı için çöplerinizi yanınızda götürmek önemlidir.
Güvenlik Önlemleri: Deniz derinliği bazı bölgelerde aniden artabilir, bu nedenle yüzme bilmeyenlerin dikkatli olması gerekir.
Güneşten Korunun: Teknelerle gelen ziyaretçiler, uzun süre deniz üstünde kalacağı için şapka ve güneş kremi kullanmalıdır.
Soğuk Su Koyu’nu ziyaret edenler genellikle tekne turları kapsamında birkaç farklı koyu da görme fırsatı bulur. İşte yakın çevredeki öne çıkan koylar:
Akvaryum Koyu: Berrak suları ve zengin deniz yaşamıyla şnorkel için idealdir.
Turunç Pınarı Koyu: Hem doğal güzellikleri hem de restoranıyla bilinir.
Yassıca Adaları: Fotoğraf çekmek ve yüzmek için eşsiz bir rota.
Kleopatra Hamamı Koyu: Tarihi kalıntılarıyla dikkat çeker.
Soğuk Su Koyu bu rotaların arasında en serin suya sahip olmasıyla öne çıkar.
Koyu ziyaret etmek için en uygun dönem, Mayıs ayından Ekim ayına kadar olan yaz sezonudur. Ancak özellikle Temmuz ve Ağustos aylarında hava sıcaklığı oldukça yüksek olduğu için serin suların etkisi daha yoğun hissedilir.
Sabah saatlerinde koy daha sakin olurken, öğleden sonra tekne turlarıyla biraz daha hareketlenir. Gün batımı saatleri ise manzara açısından en etkileyici zaman dilimidir.
Fethiye’nin eşsiz güzellikleri arasında yer alan Soğuk Su Koyu, sıcak yaz günlerinde serinliğiyle ziyaretçilerini mest eden nadir noktalardan biridir. Kara yoluyla ulaşılamaması, koyun doğal yapısını korumasına ve saklı bir cennet olarak kalmasına yardımcı olur.
Berrak denizi, serinleten suları, doğayla iç içe atmosferi ve huzurlu ortamıyla Soğuk Su Koyu, hem macera arayan gezginler hem de romantik bir gün geçirmek isteyen çiftler için unutulmaz bir duraktır.
Eğer yolunuz Fethiye’ye düşerse, Soğuk Su Koyu’nu görmeden tatilinizi tamamlamayın. Çünkü burası, yalnızca yüzmek için değil; doğanın sunduğu en saf serinliği hissetmek için de eşsiz bir deneyim sunuyor.